بحـث
المواضيع الأخيرة
altan erkekli
2 مشترك
منتديات قلوب منسية :: المنتدى الخاص بمسلسل قلوب منسية :: المنتدي العام لقلوب منسية :: جمال كوزان Altan Erkekli
صفحة 1 من اصل 2
صفحة 1 من اصل 2 • 1, 2
altan erkekli
1955'te İstanbul'da doğan Erkekli, 1975 yılında Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü'ne girdi. AST sanat yaşamı da aynı yıl başladı. 1985-1989 yılları arasında Devlet Tiyatroları Çocuk ve Gençlik Tiyatroları bölümünde çalışan sanatçı, 1989 yılında yeniden AST'a döndü.1982 ve 1996 yıllarında Sanat Kurumu En İyi Erkek Oyuncu Ödülleri'ni kazandı.
Rol aldığı oyunlardan bazıları; "Ana", "Zengin Mutfağı", "Sakıncalı Piyade", "Küçük Adam", "Ne Oldu Sana", "Komün Günleri", "Yaz Misafirleri", "Galile", "Rumuz Goncagül", "Ayak Takımı Arasında", "Mefisto Yolcu", "Salpa", "Ay Karmela", "Yer Demir Gök Bakır", "Bir Ceza Avukatının Anıları","Pazar Keyfi", "Kardeş Sofrası" dır. Ayrıca "Dolap Beygiri", "Mavi Sürgün", "Deniz Gurbetçileri" ve "Kurtuluş" adlı yapımlarda rol aldı. 1996/1997 döneminde "İnadına Yaşamak" ile Altan Erbulak ve Tiyatro Eleştirmenleri Birliği ödüllerini aldı.
Sanatçı DTCF Tiyatro Oyunculuğu Bölümü Ana Sanat Dalı'nda öğretim görevlisi olarak çalıştı. BKM Oyuncuları arasına AST'daki görevine veda ederek katılan Erkekli, "Bir Demet Tiyatro" adlı dizide de rol alıyor. "Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü" adlı tiyatro oyununda vefat eden Gürdal Tosun'un rollerini üstlenen sanatçı, "Vizontele" adlı sinema filminde de Yılmaz Erdoğan ve Demet Akbağ'la baş rolü paylaştı.
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
رد: altan erkekli
HALİLDEN RAHATSIZIM
Başrol oyuncuları arasında yer aldığı "Beyaz Gelincik1in son dört bölümünün çekimlerini yaptıklarını söyleyen Altan Erkekli, "Dizide ki birçok arkadaş gibi bende mutlu sonla bitmesini istiyorum ama öyle olmayacak. Dört kardeşin mutluluğu jenerikte kalacak" dedi. Dizide canlandırdığı "Halil" karakterindeki değişimlerden yana da rahatsız olduğunu söyleyen Erkekli, "Gelen eleştiriler canlandırdığım karakterdeki duygu değişikliğinin bana yakışmadığı şeklinde. Bu yüzden diziyi izlemediklerini söylüyorlar. Bende Halil'in bu değişiminden mutlu değilim" diye konuştu. Finale yaklaşan dizi hakkında ipuçları veren Erkekli şunları söyledi:
"Son bölümlerin çekimlerini yapıyoruz. Bir yandan kaybettiğimiz büyüğümüzün üzüntüsünü yaşarken öte yandan açığa çıkan sır nedeniyle ailede sorunlar yaşanacak. Ceren'in yıllarca izini sürdüğü azmettirici dede çıkacak. Benim en büyük abi olarak bu sırrı saklamam kardeşler arasında güven unsurunu tartışmalı hale getirecek ve birbirimize karşı eski sevgimiz kalmayacak. Bu bana ağır gelecek ve holdingten ayrılıp atölyeme döneceğim. Katil ise son bölümde belli olacak. Kızımızın Aziz ile yakalanması bizi çok etkiliyor. Aliş ile Zeliha'nın ilişkisinde Karakucak-Aslanbaş birliktelğinin nasıl olacağı ailede endişeye neden olacak. İyice çözümsüzlüğe gidenbir karmaşık olaylar örgüsü var özette"
Başrol oyuncuları arasında yer aldığı "Beyaz Gelincik1in son dört bölümünün çekimlerini yaptıklarını söyleyen Altan Erkekli, "Dizide ki birçok arkadaş gibi bende mutlu sonla bitmesini istiyorum ama öyle olmayacak. Dört kardeşin mutluluğu jenerikte kalacak" dedi. Dizide canlandırdığı "Halil" karakterindeki değişimlerden yana da rahatsız olduğunu söyleyen Erkekli, "Gelen eleştiriler canlandırdığım karakterdeki duygu değişikliğinin bana yakışmadığı şeklinde. Bu yüzden diziyi izlemediklerini söylüyorlar. Bende Halil'in bu değişiminden mutlu değilim" diye konuştu. Finale yaklaşan dizi hakkında ipuçları veren Erkekli şunları söyledi:
"Son bölümlerin çekimlerini yapıyoruz. Bir yandan kaybettiğimiz büyüğümüzün üzüntüsünü yaşarken öte yandan açığa çıkan sır nedeniyle ailede sorunlar yaşanacak. Ceren'in yıllarca izini sürdüğü azmettirici dede çıkacak. Benim en büyük abi olarak bu sırrı saklamam kardeşler arasında güven unsurunu tartışmalı hale getirecek ve birbirimize karşı eski sevgimiz kalmayacak. Bu bana ağır gelecek ve holdingten ayrılıp atölyeme döneceğim. Katil ise son bölümde belli olacak. Kızımızın Aziz ile yakalanması bizi çok etkiliyor. Aliş ile Zeliha'nın ilişkisinde Karakucak-Aslanbaş birliktelğinin nasıl olacağı ailede endişeye neden olacak. İyice çözümsüzlüğe gidenbir karmaşık olaylar örgüsü var özette"
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
رد: altan erkekli
altan erkekli halilden rahatsızmış
en az onun kadar bende rahatsızım
bg nin ilk bölümlerinde melek olan bir kanatları eksik olan,şirin babadan da şirin olan bir karakter nasıl olurda bu kadar değişir aklım almıyor
aslında bu tarz senaryolarda katilin hiç beklenmeyen biri çıkması çok normal
genelde şaşırtmak için bu kullanılır
ben bile kendi senaryomda aynı şeyi yaptım
ama sanırım bizim yaşadığımız şaşkınılığın nedeni kuledibi ve altan erkekli
kuledibi o kadar güzel bir senaryo yazmış altan bey de halil karakterini o kadar güzel o kadar gerçekçi canlandırmış ki biz halilden ilk zamanlar asla şüphelenmedik
şüphelenmeyi bir yana bırakalım aklımızın ucundan bile geçmedi
halile asla konduramazdık
genelde böyle olmasını bilmeme rağmen hala inanamıyorum halilin bu durumlara gelmesine
melekken şeytan olmak kolay bir şey değil herhalde
halil karakteri nasıl olursa olsun altan erkekliyi bu rolde izlemek keyif verici
her ne kadar 6 bölüm kalsa da
A.Konakcım beğenmene sevindim
en az onun kadar bende rahatsızım
bg nin ilk bölümlerinde melek olan bir kanatları eksik olan,şirin babadan da şirin olan bir karakter nasıl olurda bu kadar değişir aklım almıyor
aslında bu tarz senaryolarda katilin hiç beklenmeyen biri çıkması çok normal
genelde şaşırtmak için bu kullanılır
ben bile kendi senaryomda aynı şeyi yaptım
ama sanırım bizim yaşadığımız şaşkınılığın nedeni kuledibi ve altan erkekli
kuledibi o kadar güzel bir senaryo yazmış altan bey de halil karakterini o kadar güzel o kadar gerçekçi canlandırmış ki biz halilden ilk zamanlar asla şüphelenmedik
şüphelenmeyi bir yana bırakalım aklımızın ucundan bile geçmedi
halile asla konduramazdık
genelde böyle olmasını bilmeme rağmen hala inanamıyorum halilin bu durumlara gelmesine
melekken şeytan olmak kolay bir şey değil herhalde
halil karakteri nasıl olursa olsun altan erkekliyi bu rolde izlemek keyif verici
her ne kadar 6 bölüm kalsa da
A.Konakcım beğenmene sevindim
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
رد: altan erkekli
Altan Erkekli İnnepli Hüyyü Köyü’nde misafirimiz oldu
NHT Yâren’in bu sayısında sizleri pamuğu, narenciyesi ve de karpuzu ile ünlü olan kentimiz Adana’ya götüreceğiz... Adana’nın 100 yıllık İnnepli Hüyyü Köyü’ne yapacağımız ziyaret için yine günün en erken saatlerinde yollardaydık... Adana’ya saat 8:30’da vardığımızda, NHT Trakmak Adana Bölge Müdürü Mehmet Öğdük’ün bizi karşılamak için çoktan havaalanına gelmiş olduğunu gördük...
İlk durağımız, Adana Bayimiz Eyüp Keskin’in Adana Sanayi Sitesi’ndeki ofisiydi... Orada keyifli bir kahvaltı yapıp, çaylarımızı içtikten sonra, Altan Bey’i otelinden aldık ve arabada başlayan sohbetimize bayimizin ofisinde devam ettik.... İnnepli Hüyyü Köyü’ne birlikte konuk olduğumuz Altan Erkekli’yi herkes televizyonda “Bir Demet Tiyatro’daki başarılı performansıyla tanımıştı. Aslında Altan Bey, yıllarını tiyatroya adamış çok kıymetli bir sanatçı. 25 yıl boyunca Ankara Sanat Tiyatrosu’nda çalışmış, 50’ye yakın oyun sergilemiş ve çoğunda başrolde oynamış... Tiyatrocu olarak aldığı sayısız ödülü var.
“Bir İstanbul Masalı”, “Vizontele”, “Vizontele Tuuba” ve “Organize İşler” adlı filmlerde muhteşem bir oyunculuk sergileyerek tiyatrodaki başarısını, televizyon ekranına ve sinema perdesine taşıdı...Şimdi de Adana’da hala çekimleri süren “Beyaz Gelincik” dizisindeki sessiz, mülayim ama kuvvetli bir ağabey rolüyle evlerimize konuk oluyor...
Bu sayımızda Altan Bey’in bizlerle birlikte olması, yaptığımız geziyi daha da anlamlı kıldı..
İçtenliği, anlayışı ve mütevazılığı için NHT Yâren Dergisi ekibi olarak, kendisine çok teşekkür ediyoruz...
Türkiye genelinde uzun süredir devam eden kötü hava şartlarına rağmen, Adana’da hava çok güzeldi... Bu da bizim için güzel bir sürpriz oldu...
Bayimiz Eyüp Keskin’in ofisine vardığımızda kahvelerimiz hazırdı bile...
Konuğumuza, Adana halkı hiç yabancı değildi. Adana da “Beyaz Gelincik” dizisi ekibinin ikinci memleketi olmuş âdeta... Altan Bey de oldukça alışmış Adana’ya... Hatta “Ben istanbul’dan uçağa binip buraya gelirken, İstanbul’un trafiğinden, kötü havasından kurtuluyorum diye mutlu oluyorum. Haftada sadece bir gün İstanbul’dayım. O gün de bütün dertler beni bekliyor. Adana’ya geldiğimde, ‘oh sonunda Adana’ya geldim’diyorum” diye anlatıyor kahvelerimizi yudumlarken...
Altan Bey de tüm dizi ekibi gibi haftanın altı günü Adana’da ve de otelde kalıyormuş; “Sürekli otelde kalmak zor oluyor. Biraz hüzünleniyorsunuz. Bizim için sıkıntı, ama gençler kendi akranlarıyla oldukça iyi vakit geçiriyorlar. Bilgisayarda oyun oynuyorlar, geziyorlar... Çekimlerimiz çok yoğun olmasına rağmen ben vakit geçirmekte zorlanıyorum. Bilgisayardan da hiç anlamam, benim için, boş portakal sandığından farkı yok. Özellikle de öğrenmek istemedim” diyor.
Sohbetimiz sırasında, Altan Bey’in modern görüşünün yanısıra, değerlerine bağlı ve geleneksel bir yapısı olduğunu anlıyoruz. “Diyarbakır’da okudum, her hafta anneme mektup yazıyordum. Bayramlarda tebrik kartları atıyordum. İletişimimi emek vererek yapıyordum. Ancak bilgisayar çıktı bu güzel şeyler unutuldu. Teknoloji insanlık adına çok güzel, ama doğru kullanmak gerekiyor. Teknoloji ilerledikçe insan ilişkilerinin zayıfladığını düşünüyorum” diye ekliyor.
Altan Bey, Case IH Pamuk Toplama Makinesini merakla inceledi...
Bayimizin ofis girişindeki Pamuk Toplama Makinesi dikkatini çekmiş Altan Bey’in... Devasa büyüklüğü karşısında şaşırmış... Bu makinelerin oldukça pahalı olduğunu düşünerek, “Bunu kimler alıyor” diye soruyor Bayimiz Eyüp Bey’e... “Çukurova’da bu makinelerden 20 tane var. Hepsinin sahibi de ayrı ayrı. Bu insanların 3-4 bin dönüm arazisi ya da bu işin müteahhitliğini yapıyorlar. Son yıllarda finansal desteklerin artmasıyla makineleri almak daha kolay hale geldi. Çiftçi çalışıp kazandığı parayla bu makineleri alabiliyor” diye yanıtlıyor Bayimiz Eyüp Bey...
Soru sorma sırası şimdi bizlerde:
“Beyaz Gelincik” dizisinden başka projeleriniz var mı?”
“Aslında dizi dışında başka bir proje yok şu an için. Tiyatroda “Sen Hiç Ateş Böceği Gördün Mü?”, “Bana Bir Şeyhler Oluyor”, “İnadına Yaşamak” adlı oyunlarımız vardı. Benim bu tempo içerisinde oyunlara yetişmem zor olur diye, ara verdik” diyor Altan Bey...
Mehmet Bey yine araya girip, “ Altan Bey, sizi gönülden tebrik ediyoruz. Vizontele’deki belediye başkanı karakteriyle çok güzel bir iş çıkarttınız. Beyaz Gelincik’te çok güzel bir dizi. Zevkle seyrediyoruz. İstanbul’daki arkadaşlarımız dostlarımız da diziyi seyrettikçe, Adana’yı görmüş kadar oluyoruz diyorlar” diye methiyeler düzüyor Altan Bey’e ve Beyaz Gelincik dizisi ekibine..
Altan Bey’i heyecanla bekleyen İnnepli Hüyyü Köyü’leri, kendisini ayakta karşılıyorlar ve hemen sıcak bir sohbet başlıyor.
Altan Erkekli: Ceren’e güvenelim mi, pamukları eksin mi? Ne dersiniz?
İnnepli Hüyyü Köylüleri: Yok, tohumlar çok kötü. Bu yıl pamuk tarlasındaydınız, önümüzdeki yıl da karpuz tarlasında çekim yapın.
Altan Erkekli: Daha 2 yıl buradayız gibi gözüküyor. Mutlaka o tür çekimler de olacaktır.
İnnepli Hüyyü Köylüleri: Buraya alıştınız mı?
Altan Erkekli: Tabii alıştım. Adana’yı çok seviyorum. Buranın havası çok güzel, insanları içten.
İnnepli Hüyyü Köylüleri: Dizide neden Adana şivesiyle konuşmuyorsunuz? Örneğin Vizontele’de çok güzel şiveli konuşuyordunuz?
Serada karpuz yetiştirme konusunda tecrübeli olan İnnepli Hüyyü Köylüleri seraları naylon kaplarken...
Altan Erkekli: Özellikle şive istemediler. Çünkü, Halil Aslanbaş, Ankara’da okumuş, yurtdışında eğitim görmüş biri. Yıllarca Adana dışında yaşamış olduğu için şiveli konuşmuyorum. Dizide Adana lehçesini kullanan bir tek Samur Ağamız var. Ben de Adana şivesiyle konuşmak istiyordum. Ama senaryo böyle gerektirdi.
Altan Erkekli: Dışarıdan bakıldığında çok kolaymış görünen bir iş. Size sunulan 1 saatlik bölüm, haftanın 7 gününde çekiliyor. Örneğin iki - üç dakikalık bir kahve içiminin sahnesi, 4 saat çekiliyor. Işıklar ayarlanıyor, kameranın hareketi ayarlanıyor. Bazen iki farklı bölümde yayınlanacak olan sahneler, ard arda çekiliyor. Duyguları nasıl paylaştıracağız diye şaşırıyoruz. Bunları yapmak çok zor tabii.
İnnepli Hüyyü Köylüleri: Tiyatro mu daha zor, dizi mi? Hangisinden daha çok hoşlanıyorsunuz?
Altan Erkekli: Tiyatroda 1.5 ay prova yapılıyor. Yönetmen, dekor tasarımcı, ışıkçı, rol arkadaşlarımız baştan sona bir plan yapıyoruz. Provalar bitiyor. Oyunun başlayacağı gün, üçüncü zilden sonra sorumluluk size ait. Baştan beri kurduğumuz mühendislik planımızın anahtarını seyirciye teslim ediyoruz. Seyirci bizi ya beğenip alkışlıyor ya da bu nasıl oyun diyor. Seyircinin verdiği reaksiyonu olumlu ya da olumsuz görüyoruz. Ama televizyondakini görmüyoruz. Heryerde aynı anda yayına giriyor. Tiyatroda emeğinizin karşılığını hemen sıcağı sıcağına görüyorsunuz ve hissediyorsunuz. Ama televizyonda bu yok. Televizyondaki reaksiyonu biz, dizi yayınlandıktan bir gün sonra gelen rating raporlarından öğreniyoruz.
Köy kahvesindeki bu güzel söyleşimizi bitirerek fotoğraf çekimleri için tarlaya geçiyoruz. Buğday tarlasında yaptığımız fotoğraf çekimlerini Altan Bey’in ve ekibimizin özverili çalışmasıyla keyifli bir şekilde tamamlıyoruz.
Adana’ya gelip de “Beyaz Gelincik” dizi setine uğramazsak olmaz diye düşünüyor ve dizi setinde alıyoruz soluğu...
Dizi setine yaptığmıız kısa yolculukta Altan Erkekli’yi Altan Bey’den dinliyoruz...
“Çocukluğumda inşaat mühendisi olmak istiyordum. Doğuştan varolduğunu düşündüğüm taklit yeteneğimi annemden aldığıma inanmışımdır hep.1967 yılında Diyarbakır Maarif Koleji’nde daimi yatılı okurken, bir bayram öncesi eğlence tertip edildi. İlk kez orada sahneye çıktım. O gösteride okuldaki öğretmenlerimin, okulun ünlü simalarının, çarşıda, pazarda gördüğüm insanların, taklitlerini yaparak, bugünlerde stand-up denilen, bizim dönemimizde meddahlık olarak adlandırılan bir gösteri sundum. Onlar için özel bir hazırlık yapmamıştım. Amerikalı bir öğretmenim ‘Sen bir gün büyük bir aktör olacaksın’ dediğinde ise, cevabım kısa ve net olmuştu ‘Ben inşaat mühendisi olacağım.’ Kadıköy Maarif Koleji’ne geldiğimde edebiyat öğretmenimiz bizi sınıfça haftada iki kez tiyatroya götürürdü. Bir çok değişik oyun seyrettim. İnsanların hayata farklı baktığını gördüm. Bu beni çok cezbetti. Lise son sınıftayken, İngilizce öğretmenim Esen Şentürker bizzat kendisi beni konservatuara götürüp kaydımı yaptırmıştı.Çok gönüllü olmayarak, öğretmenimin isteği üzerine, 1975 yılında konservatuara girdim. Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun ilk oyunda bana başrolü vermesi hayatımın dönüm noktası diyebilirim. İlk oyunumu izleyen Ankara Sanat Tiyatrosu’ndan Rutkay Aziz, beni çok beğendiği için, aynı yıl Ankara Sanat Tiyatrosu kadrosuna aldı. Akademik eğitim alırken bir de işin mutfağında çalışmış oldum. 2000 yılına kadar 50’ye yakın oyunda, %90’ı başrolde tiyatroda oynadım. Ödüller kazandım. Ama Vizontele’nin Belediye Başkanı rolüne kadar Türkiye çapında çok fazla bilinmiyordum. Reis Bey rolüyle insanların hafızasına yerleştiğimi düşünüyorum. Ardından gelen diğer diziler ve şimdi de Beyaz Gelincik ile izleyici tarafından daha yakından tanındığımı düşünüyorum.”
Eğitimini aldığı ve çok değer verdiği tiyatrodaki görevlerinin göz önünde bulunmadığı söyleyen Altan Bey, Türkiye’deki şartların iyi olmaması yüzünden insanların tiyatroya ilgisinin az olduğunu da üzülerek belirtti.
NHT Yâren’in bu sayısında sizleri pamuğu, narenciyesi ve de karpuzu ile ünlü olan kentimiz Adana’ya götüreceğiz... Adana’nın 100 yıllık İnnepli Hüyyü Köyü’ne yapacağımız ziyaret için yine günün en erken saatlerinde yollardaydık... Adana’ya saat 8:30’da vardığımızda, NHT Trakmak Adana Bölge Müdürü Mehmet Öğdük’ün bizi karşılamak için çoktan havaalanına gelmiş olduğunu gördük...
İlk durağımız, Adana Bayimiz Eyüp Keskin’in Adana Sanayi Sitesi’ndeki ofisiydi... Orada keyifli bir kahvaltı yapıp, çaylarımızı içtikten sonra, Altan Bey’i otelinden aldık ve arabada başlayan sohbetimize bayimizin ofisinde devam ettik.... İnnepli Hüyyü Köyü’ne birlikte konuk olduğumuz Altan Erkekli’yi herkes televizyonda “Bir Demet Tiyatro’daki başarılı performansıyla tanımıştı. Aslında Altan Bey, yıllarını tiyatroya adamış çok kıymetli bir sanatçı. 25 yıl boyunca Ankara Sanat Tiyatrosu’nda çalışmış, 50’ye yakın oyun sergilemiş ve çoğunda başrolde oynamış... Tiyatrocu olarak aldığı sayısız ödülü var.
“Bir İstanbul Masalı”, “Vizontele”, “Vizontele Tuuba” ve “Organize İşler” adlı filmlerde muhteşem bir oyunculuk sergileyerek tiyatrodaki başarısını, televizyon ekranına ve sinema perdesine taşıdı...Şimdi de Adana’da hala çekimleri süren “Beyaz Gelincik” dizisindeki sessiz, mülayim ama kuvvetli bir ağabey rolüyle evlerimize konuk oluyor...
Bu sayımızda Altan Bey’in bizlerle birlikte olması, yaptığımız geziyi daha da anlamlı kıldı..
İçtenliği, anlayışı ve mütevazılığı için NHT Yâren Dergisi ekibi olarak, kendisine çok teşekkür ediyoruz...
Türkiye genelinde uzun süredir devam eden kötü hava şartlarına rağmen, Adana’da hava çok güzeldi... Bu da bizim için güzel bir sürpriz oldu...
Bayimiz Eyüp Keskin’in ofisine vardığımızda kahvelerimiz hazırdı bile...
Konuğumuza, Adana halkı hiç yabancı değildi. Adana da “Beyaz Gelincik” dizisi ekibinin ikinci memleketi olmuş âdeta... Altan Bey de oldukça alışmış Adana’ya... Hatta “Ben istanbul’dan uçağa binip buraya gelirken, İstanbul’un trafiğinden, kötü havasından kurtuluyorum diye mutlu oluyorum. Haftada sadece bir gün İstanbul’dayım. O gün de bütün dertler beni bekliyor. Adana’ya geldiğimde, ‘oh sonunda Adana’ya geldim’diyorum” diye anlatıyor kahvelerimizi yudumlarken...
Altan Bey de tüm dizi ekibi gibi haftanın altı günü Adana’da ve de otelde kalıyormuş; “Sürekli otelde kalmak zor oluyor. Biraz hüzünleniyorsunuz. Bizim için sıkıntı, ama gençler kendi akranlarıyla oldukça iyi vakit geçiriyorlar. Bilgisayarda oyun oynuyorlar, geziyorlar... Çekimlerimiz çok yoğun olmasına rağmen ben vakit geçirmekte zorlanıyorum. Bilgisayardan da hiç anlamam, benim için, boş portakal sandığından farkı yok. Özellikle de öğrenmek istemedim” diyor.
Sohbetimiz sırasında, Altan Bey’in modern görüşünün yanısıra, değerlerine bağlı ve geleneksel bir yapısı olduğunu anlıyoruz. “Diyarbakır’da okudum, her hafta anneme mektup yazıyordum. Bayramlarda tebrik kartları atıyordum. İletişimimi emek vererek yapıyordum. Ancak bilgisayar çıktı bu güzel şeyler unutuldu. Teknoloji insanlık adına çok güzel, ama doğru kullanmak gerekiyor. Teknoloji ilerledikçe insan ilişkilerinin zayıfladığını düşünüyorum” diye ekliyor.
Altan Bey, Case IH Pamuk Toplama Makinesini merakla inceledi...
Bayimizin ofis girişindeki Pamuk Toplama Makinesi dikkatini çekmiş Altan Bey’in... Devasa büyüklüğü karşısında şaşırmış... Bu makinelerin oldukça pahalı olduğunu düşünerek, “Bunu kimler alıyor” diye soruyor Bayimiz Eyüp Bey’e... “Çukurova’da bu makinelerden 20 tane var. Hepsinin sahibi de ayrı ayrı. Bu insanların 3-4 bin dönüm arazisi ya da bu işin müteahhitliğini yapıyorlar. Son yıllarda finansal desteklerin artmasıyla makineleri almak daha kolay hale geldi. Çiftçi çalışıp kazandığı parayla bu makineleri alabiliyor” diye yanıtlıyor Bayimiz Eyüp Bey...
Soru sorma sırası şimdi bizlerde:
“Beyaz Gelincik” dizisinden başka projeleriniz var mı?”
“Aslında dizi dışında başka bir proje yok şu an için. Tiyatroda “Sen Hiç Ateş Böceği Gördün Mü?”, “Bana Bir Şeyhler Oluyor”, “İnadına Yaşamak” adlı oyunlarımız vardı. Benim bu tempo içerisinde oyunlara yetişmem zor olur diye, ara verdik” diyor Altan Bey...
Mehmet Bey yine araya girip, “ Altan Bey, sizi gönülden tebrik ediyoruz. Vizontele’deki belediye başkanı karakteriyle çok güzel bir iş çıkarttınız. Beyaz Gelincik’te çok güzel bir dizi. Zevkle seyrediyoruz. İstanbul’daki arkadaşlarımız dostlarımız da diziyi seyrettikçe, Adana’yı görmüş kadar oluyoruz diyorlar” diye methiyeler düzüyor Altan Bey’e ve Beyaz Gelincik dizisi ekibine..
Altan Bey’i heyecanla bekleyen İnnepli Hüyyü Köyü’leri, kendisini ayakta karşılıyorlar ve hemen sıcak bir sohbet başlıyor.
Altan Erkekli: Ceren’e güvenelim mi, pamukları eksin mi? Ne dersiniz?
İnnepli Hüyyü Köylüleri: Yok, tohumlar çok kötü. Bu yıl pamuk tarlasındaydınız, önümüzdeki yıl da karpuz tarlasında çekim yapın.
Altan Erkekli: Daha 2 yıl buradayız gibi gözüküyor. Mutlaka o tür çekimler de olacaktır.
İnnepli Hüyyü Köylüleri: Buraya alıştınız mı?
Altan Erkekli: Tabii alıştım. Adana’yı çok seviyorum. Buranın havası çok güzel, insanları içten.
İnnepli Hüyyü Köylüleri: Dizide neden Adana şivesiyle konuşmuyorsunuz? Örneğin Vizontele’de çok güzel şiveli konuşuyordunuz?
Serada karpuz yetiştirme konusunda tecrübeli olan İnnepli Hüyyü Köylüleri seraları naylon kaplarken...
Altan Erkekli: Özellikle şive istemediler. Çünkü, Halil Aslanbaş, Ankara’da okumuş, yurtdışında eğitim görmüş biri. Yıllarca Adana dışında yaşamış olduğu için şiveli konuşmuyorum. Dizide Adana lehçesini kullanan bir tek Samur Ağamız var. Ben de Adana şivesiyle konuşmak istiyordum. Ama senaryo böyle gerektirdi.
Altan Erkekli: Dışarıdan bakıldığında çok kolaymış görünen bir iş. Size sunulan 1 saatlik bölüm, haftanın 7 gününde çekiliyor. Örneğin iki - üç dakikalık bir kahve içiminin sahnesi, 4 saat çekiliyor. Işıklar ayarlanıyor, kameranın hareketi ayarlanıyor. Bazen iki farklı bölümde yayınlanacak olan sahneler, ard arda çekiliyor. Duyguları nasıl paylaştıracağız diye şaşırıyoruz. Bunları yapmak çok zor tabii.
İnnepli Hüyyü Köylüleri: Tiyatro mu daha zor, dizi mi? Hangisinden daha çok hoşlanıyorsunuz?
Altan Erkekli: Tiyatroda 1.5 ay prova yapılıyor. Yönetmen, dekor tasarımcı, ışıkçı, rol arkadaşlarımız baştan sona bir plan yapıyoruz. Provalar bitiyor. Oyunun başlayacağı gün, üçüncü zilden sonra sorumluluk size ait. Baştan beri kurduğumuz mühendislik planımızın anahtarını seyirciye teslim ediyoruz. Seyirci bizi ya beğenip alkışlıyor ya da bu nasıl oyun diyor. Seyircinin verdiği reaksiyonu olumlu ya da olumsuz görüyoruz. Ama televizyondakini görmüyoruz. Heryerde aynı anda yayına giriyor. Tiyatroda emeğinizin karşılığını hemen sıcağı sıcağına görüyorsunuz ve hissediyorsunuz. Ama televizyonda bu yok. Televizyondaki reaksiyonu biz, dizi yayınlandıktan bir gün sonra gelen rating raporlarından öğreniyoruz.
Köy kahvesindeki bu güzel söyleşimizi bitirerek fotoğraf çekimleri için tarlaya geçiyoruz. Buğday tarlasında yaptığımız fotoğraf çekimlerini Altan Bey’in ve ekibimizin özverili çalışmasıyla keyifli bir şekilde tamamlıyoruz.
Adana’ya gelip de “Beyaz Gelincik” dizi setine uğramazsak olmaz diye düşünüyor ve dizi setinde alıyoruz soluğu...
Dizi setine yaptığmıız kısa yolculukta Altan Erkekli’yi Altan Bey’den dinliyoruz...
“Çocukluğumda inşaat mühendisi olmak istiyordum. Doğuştan varolduğunu düşündüğüm taklit yeteneğimi annemden aldığıma inanmışımdır hep.1967 yılında Diyarbakır Maarif Koleji’nde daimi yatılı okurken, bir bayram öncesi eğlence tertip edildi. İlk kez orada sahneye çıktım. O gösteride okuldaki öğretmenlerimin, okulun ünlü simalarının, çarşıda, pazarda gördüğüm insanların, taklitlerini yaparak, bugünlerde stand-up denilen, bizim dönemimizde meddahlık olarak adlandırılan bir gösteri sundum. Onlar için özel bir hazırlık yapmamıştım. Amerikalı bir öğretmenim ‘Sen bir gün büyük bir aktör olacaksın’ dediğinde ise, cevabım kısa ve net olmuştu ‘Ben inşaat mühendisi olacağım.’ Kadıköy Maarif Koleji’ne geldiğimde edebiyat öğretmenimiz bizi sınıfça haftada iki kez tiyatroya götürürdü. Bir çok değişik oyun seyrettim. İnsanların hayata farklı baktığını gördüm. Bu beni çok cezbetti. Lise son sınıftayken, İngilizce öğretmenim Esen Şentürker bizzat kendisi beni konservatuara götürüp kaydımı yaptırmıştı.Çok gönüllü olmayarak, öğretmenimin isteği üzerine, 1975 yılında konservatuara girdim. Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun ilk oyunda bana başrolü vermesi hayatımın dönüm noktası diyebilirim. İlk oyunumu izleyen Ankara Sanat Tiyatrosu’ndan Rutkay Aziz, beni çok beğendiği için, aynı yıl Ankara Sanat Tiyatrosu kadrosuna aldı. Akademik eğitim alırken bir de işin mutfağında çalışmış oldum. 2000 yılına kadar 50’ye yakın oyunda, %90’ı başrolde tiyatroda oynadım. Ödüller kazandım. Ama Vizontele’nin Belediye Başkanı rolüne kadar Türkiye çapında çok fazla bilinmiyordum. Reis Bey rolüyle insanların hafızasına yerleştiğimi düşünüyorum. Ardından gelen diğer diziler ve şimdi de Beyaz Gelincik ile izleyici tarafından daha yakından tanındığımı düşünüyorum.”
Eğitimini aldığı ve çok değer verdiği tiyatrodaki görevlerinin göz önünde bulunmadığı söyleyen Altan Bey, Türkiye’deki şartların iyi olmaması yüzünden insanların tiyatroya ilgisinin az olduğunu da üzülerek belirtti.
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
رد: altan erkekli
Tiyatrocuların kaderidir... Sahnede bir ömür tüketirler ama adları ve yaptıkları sadece tiyatro tutkunları tarafından bilinir... Bir sinema filmi ya da bir dizideki rol sayesinde ise bir anda milyonların sevgilisi oluverirler... Yeni hayata adapte olmakta zorluk çekmezler ama nedense geç gelen şöhretin faturasını medyaya keserler...
Yılların tiyatrocusu Altan Erkekli'yi de tüm Türkiye "Vizontele" sayesinde tanıdı. Ancak o geç gelen şöhretin öcünü birilerinden almaya kalkmadı, kendiyle de çevresiyle de hep barışık oldu. "Cafe Sohbetleri"ne Altan Erkekli'yi konuk etmek isteyişimin sebebi şuydu:
Ahmet Ümit'in eserinden büyük umutlarla diziye dönüştürülen ve Altan Erkekli'nin oynadığı "Komiser Nevzat"ın ömrünün çok kısa sürmesi ve ünlü oyuncunun dizinin bittiği gün bu kez yoğurtçu rolüyle bir başka diziye başlamış olması...
"Yılın dizisi" diye tanıtılan bir projenin "dizi mezarlığı"na kaldırıldığı gün "Komiser Nevzat" kimliğinden sıyrılıp "Kanlıca yoğurtçusu" olmanın insanda nasıl bir ruh hali yarattığını öğrenmekti...
Sizi biraz kilo almış gördüm?
"Beyaz Gelincik" dizisinin Adana serüveni iki yıl sürünce böyle oldu. Orada çok iyi kebapçı dostlar edindik. Hâlâ da konuşuruz. Uçakla bize kebap yolluyorlar. Biz orada sürekli kebap yiyorduk, İstanbul'a gelince de evdekiler "Bizi kebapçıya götür" deyince çıldıracak gibi oluyordum.
Bir süredir BKM ile ortak bir çalışmanız yok değil mi?
BKM ile organik bağımız sürüyor ama "Beynelmilel" ve "Hokkabaz" filmlerinde bana rol düşmedi.
Organik bağ, inorganik bağa mı dönüştü?
Şu anda Yılmaz Erdoğan'ın birkaç film projesi varmış ama tezgâha çıkmadı. Çıkarsa ben de mutlaka olurum.
Gencay Gürün sahneye koyacağı oyunlar için oyuncu bulamamaktan dert yanıyor, "Bütün oyuncular dizilere gidiyor" diyor. Bu işe ne diyorsunuz?
Tiyatro zaten gönül işi. Muhteşem paralar kazanarak hayatını idame ettiren tiyatro sanatçısı az. Yani yetinmeye bağlı bir şey. Biz 25 sene Ankara Sanat Tiyatrosu'nda çalışırken "Bir aba, bir hırka" felsefesiyle yaşadık. Ama kimse aç ve açıkta kalmadı. Sadece bu bakışla ilgili. İkinci soruya gelince Gencay Hanım'ın oyunlarındaki repertuvarlara herhalde kendi düşlediği oyuncu kadrosunu bulamamıştır. "Dizilerde sanat yapılmıyor"a ise katılmıyorum. Örneğin "Bir İstanbul Masalı" dizisi ekrandayken beni yolda çevirip öpen insanlar vardı ve "Sayenizde iyi bir baba olmayı, eşime iyi davranmayı öğrendim" diyen çok oldu.
"Bir İstanbul Masalı", "Beyaz Gelincik" dizileri ikişer yıl sürdü , "Komiser Nevzat" tutmadı, niye?
Öncelikle Ahmet Ümit'in çok önemli bir polisiye yazar olduğunu kabul etmemiz gerekir. Dokuz eseri içerisinde "Komiser Nevzat", okuyucuların çok beğendiği bir karakter. Senaryomuzda belki de, izleyiciye 13 bölümlük bir serüveni peş peşe izlemesinin gerektirdiği bir zorunluluk vardı. Herhalde TV seyircisi her şeyi çok çabuk keşfetmek istiyor.
Biz "Komiser Nevzat"ta "Ali"nin gerçek anne ve babasını ararken 13 bölüm içerisinde o kişinin "Kudret" olduğunu anlatacaktık. "Zeynep"in ailesinin öyküsü, benim eşimin öldürülme olayı yine ilk 13 bölümde anlatılacaktı. 13'ten sonra "Mevlana Operasyonu"yla Türkiye üzerine oynanan oyunlar gösterilecekti. Seyirci bunu bekleme tahammülünü ve cesaretini gösteremedi. Yani TV dizisindeki 45 saniyelik izleme mantığını, "Komiser Nevzat" senaristlerinden beklediler. Olayları çözmekteki ipuçlarını bizim senaryomuz geç verdi. Bana gelen kişisel eleştirilerde de, elimde tabancayı bana yakıştıramadıklarını söyleyen oldu. "Biz onu daha çok bir aile babası ve daha yumuşak rollerde görmek istiyoruz" dediler. Ama "Komiser Nevzat" da, bir aile babasıydı. "Silahla sağlanan adalet, adalet değildir"i söyleyen bir komiserdi. Ama biz dört bölümde bunları anlatamadık, silahı ve rozeti emniyet müdürlüğüne teslim ettik.
TRT'nin "Güzel Günler" dizisini seçmenizin nedenleri ne?
Öncelikle açık yüreklilikle şunu söyleyeyim ki, dizinin TRT'de olması benim için önemliydi. Dört bölümlük "Komiser Nevzat" serüveninde, yarışın içinde çok bunaldım. Her hafta yayından sonra kaçıncı olduk, kalktı mı, kalkmadı mı telaşı... "Arkanızdayım" diyen kanal yönetimi, devam ediyoruz diyen yapımcılar oldu ama dizi yayından kalktı. Başka türlü arkamızda oldular. TRT'nin kalıcı limanında olmayı tercih ettim. Büyük de konuşmayalım... Beyaz bir sayfa ile yola çıkıyoruz. Kadroya baktığınızda hepsi deneyimli insanlar. Bir mahallede isimsiz kahramanların yaşadığı aşklar, tatlı dedikodular ve hırslarla insanlara omuz omuza yaşamaya çalışan bu uğurda her şeyi elinden geldiğince yapmaya çalışan insanları anlatacağız.
Çocuklarınız için şimdiden "armut dibine düştü" demek mümkün mü?
18 yaşındaki oğlum Efe, tiyatro bölümünü kazandı. 8 yaşındaki Can, üçüncü sınıfa gidiyor. Onun da ideali oyuncu olmaktı ama eve iki kedi aldık, şimdi veteriner olmayı düşlüyor.
Yıllarca dublaj yaptınız. "Susam Sokağ"ndaki Edi'yi, "Kara Şimşek"te Kit'i seslendirdiniz?
Kit'i seslendirmedim o yanlış. Onu Savaş Tamer konuşurdu Ankara Devlet Tiyatrosu'ndan. Ama Edi ve Büdü'de ki, Edi bizim için çok önemliydi Köksal Abi'yle beraber. Amerikalılar'dan madalya aldık.
'Beyaz Gelincik'te rezil oldum
"Beyaz Gelincik"te aileyi çekip çeviren bir ağabeyken dizinin finalinde bir anda kötü adam oldunuz. Tepki gösterdiğiniz söylendi bu duruma?
Çünkü rezil oldum. Dedim ki, senaristlere, "Türkiye bizden bunu mu bekliyordu?" Aldığım yanıt, "Abi, reyting kaygısıyla... Sen büyük oyuncusun, bu virajı ancak sen dönebilirsin." Dedim ki; "Bunlar çok çirkin düşünceler, ne size, ne şirkete böyle bir şey yakışıyor". Sonra "Komiser Nevzat" yayından kalkınca beddua mı ettiler diye düşündüm. (Kahkaha atıyor) Başta niye bunu bana söylemediklerini sordum. Çünkü kendimi ihanete uğruyor gibi gördüm. Tamamen rolünün etkisinde kalan hayata öyle bakan psikopat bir tavrım yok benim. Biz oyuncuyuz ama bunu bana baştan söyleselerdi, rolün kendi içindeki kıvrımlarını öyle kurardım. Oynarken farklı bakardım, mimiklerim farklı olurdu. "Beyaz Gelincik"i kırgın tamamladım.
Dizi izliyor musunuz?
Benim tutkum "Bizimkiler" dizisiydi. Pazar günü koştura koştura eve gelip "Bizimkiler" başladı mı diye sorardım. Eşim çok kırılırdı, "Önce çocuğa bir bak, bana merhaba de" derdi. O bize aitti, ben bize ait şeyleri çok seviyorum.
"Bizimkiler" rahmetli oldu, yeni dizilerden izlediğiniz yok mu?
"Hatırla Sevgili"yi izliyorum. "Bıçak Sırtı"nı izledim. Sinema tadında çekilmiş. Erkan Petekkaya'nın "Sessiz Fırtına" dizisini bekliyorum. .
Beyin felçli çocuklara okul kampanyası
Beyin felci geçiren çocuklar için sosyal bir kampanya vardı onunla ilgili çalışmalar ne durumda?
Kaynaştırılmış eğitimle, sağlıklı çocuklarla, beyin felçli çocukların birlikte okuduğu bir okul projemiz vardı onu tamamladık. Hastanede Hacettepe Üniversitesi'nden sekiz profesörümüz var. Türkiye'nin her bir yerinde olan fizyoterapi merkezlerine doğru yöntemle tedavi edilme şeklini sunacağız. Ondan sonraki hedef, aileler, "Biz öldükten sonra o çocuklara ne olacak?" diyor. Onların güvence altına alınacağı bir vakıf, bir köy, sosyal yaşamlarını güvence altına alacak yer. Ama bu büyük bir düş benim için, bilemiyorum ne derece olabilir.
Türkiye'nin nereye gittiğini düşünüyorsunuz, tablo nasıl?
Büyük bir senaryonun yazarlarının ve yapımcılarının kim olduğunu bilmeden kendi içimizde gereksiz bir kavganın içindeyiz. ABD'nin planladığı büyük harekâtın içerisindeki yer zaten belirlenmiş, olayın nereye gideceği belirlenmiş. Ama biz inatla bunu görmemekte ısrar ediyoruz. Ben gençliğe yeni kuşağa çok güveniyorum.
Çok borç verdim acınacak hale geldim
Bugüne kadar iyi ki yapmışım, keşke yapmasaydım dediğiniz neler var?İyi ki tiyatrocu olmuşum Ankara Sanat Tiyatrosu'na girmişim. İyi ki Ebru ile evlenmişim. İyi ki gene tiyatronun içindeyim. Herhangi bir başka yerde olup da hayatı kahır edeceğimiz noktada olabilirdik. Keşke yapmasaydım dediğim; çok borç verdim. Öyle bir hal oldu ki geçen yılki bayram cebimde param yoktu yeğenlerime verecek. "Acıma, acınacak hale gelirsin" durumu yani...
Bu bayram öyle bir durum olmadı herhalde?
Bu kez garantiye aldık (gülüyor)...
Sizin bugüne kadar iş anlamında kabul etmediğiniz, ıskaladığınız bir proje oldu mu?Şöyle oldu 1984 yılında rahmetli yönetmen Ömer Kavur'un "Anayurt Oteli" ve "Adı Vasfiye"ye gidemedim. Çünkü o sırada Devlet Tiyatrosu'nda stajer oyuncuydum. Turgut Özakman; "Stajerken izin alıp böyle bir sinema filmine gitmek stajını yakabilir" demişti. O yüzden iki sinema filminde olmadım. O benim için kayıp. Belki de böylesi daha zamanlı oldu bilemiyorum.
İster özel anlamda, ister sanat anlamında yapmasam gözüm açık gider dediğiniz şeyler neler?
Bir arkadaşımla ortak düşlediğimiz güzel bir tiyatro okulu var. Şöyle ağaçların arasında falan bir bina. Oraya 10 öğrenci alacaksın ilk yıl. Bunu mutlaka yapmak istiyorum.
10 ismin çağrıştırdıkları
Ebru Erkekli: Yoldaşım
Demet Akbağ: Yetenekli, iyi arkadaşım
Cem Yılmaz: Uzaylı
Abdullah Gül: Kayserili
Rutkay Aziz: Büyük önder, abi
Ata Demirer: Tulumba tatlısı
Necati Akpınar: Can dostum
Yılmaz Erdoğan: Usta kalem
Betül Şahin: İyi bir partner
Erkan Petekkaya: Delikanlılığın doruk noktası
Yılların tiyatrocusu Altan Erkekli'yi de tüm Türkiye "Vizontele" sayesinde tanıdı. Ancak o geç gelen şöhretin öcünü birilerinden almaya kalkmadı, kendiyle de çevresiyle de hep barışık oldu. "Cafe Sohbetleri"ne Altan Erkekli'yi konuk etmek isteyişimin sebebi şuydu:
Ahmet Ümit'in eserinden büyük umutlarla diziye dönüştürülen ve Altan Erkekli'nin oynadığı "Komiser Nevzat"ın ömrünün çok kısa sürmesi ve ünlü oyuncunun dizinin bittiği gün bu kez yoğurtçu rolüyle bir başka diziye başlamış olması...
"Yılın dizisi" diye tanıtılan bir projenin "dizi mezarlığı"na kaldırıldığı gün "Komiser Nevzat" kimliğinden sıyrılıp "Kanlıca yoğurtçusu" olmanın insanda nasıl bir ruh hali yarattığını öğrenmekti...
Sizi biraz kilo almış gördüm?
"Beyaz Gelincik" dizisinin Adana serüveni iki yıl sürünce böyle oldu. Orada çok iyi kebapçı dostlar edindik. Hâlâ da konuşuruz. Uçakla bize kebap yolluyorlar. Biz orada sürekli kebap yiyorduk, İstanbul'a gelince de evdekiler "Bizi kebapçıya götür" deyince çıldıracak gibi oluyordum.
Bir süredir BKM ile ortak bir çalışmanız yok değil mi?
BKM ile organik bağımız sürüyor ama "Beynelmilel" ve "Hokkabaz" filmlerinde bana rol düşmedi.
Organik bağ, inorganik bağa mı dönüştü?
Şu anda Yılmaz Erdoğan'ın birkaç film projesi varmış ama tezgâha çıkmadı. Çıkarsa ben de mutlaka olurum.
Gencay Gürün sahneye koyacağı oyunlar için oyuncu bulamamaktan dert yanıyor, "Bütün oyuncular dizilere gidiyor" diyor. Bu işe ne diyorsunuz?
Tiyatro zaten gönül işi. Muhteşem paralar kazanarak hayatını idame ettiren tiyatro sanatçısı az. Yani yetinmeye bağlı bir şey. Biz 25 sene Ankara Sanat Tiyatrosu'nda çalışırken "Bir aba, bir hırka" felsefesiyle yaşadık. Ama kimse aç ve açıkta kalmadı. Sadece bu bakışla ilgili. İkinci soruya gelince Gencay Hanım'ın oyunlarındaki repertuvarlara herhalde kendi düşlediği oyuncu kadrosunu bulamamıştır. "Dizilerde sanat yapılmıyor"a ise katılmıyorum. Örneğin "Bir İstanbul Masalı" dizisi ekrandayken beni yolda çevirip öpen insanlar vardı ve "Sayenizde iyi bir baba olmayı, eşime iyi davranmayı öğrendim" diyen çok oldu.
"Bir İstanbul Masalı", "Beyaz Gelincik" dizileri ikişer yıl sürdü , "Komiser Nevzat" tutmadı, niye?
Öncelikle Ahmet Ümit'in çok önemli bir polisiye yazar olduğunu kabul etmemiz gerekir. Dokuz eseri içerisinde "Komiser Nevzat", okuyucuların çok beğendiği bir karakter. Senaryomuzda belki de, izleyiciye 13 bölümlük bir serüveni peş peşe izlemesinin gerektirdiği bir zorunluluk vardı. Herhalde TV seyircisi her şeyi çok çabuk keşfetmek istiyor.
Biz "Komiser Nevzat"ta "Ali"nin gerçek anne ve babasını ararken 13 bölüm içerisinde o kişinin "Kudret" olduğunu anlatacaktık. "Zeynep"in ailesinin öyküsü, benim eşimin öldürülme olayı yine ilk 13 bölümde anlatılacaktı. 13'ten sonra "Mevlana Operasyonu"yla Türkiye üzerine oynanan oyunlar gösterilecekti. Seyirci bunu bekleme tahammülünü ve cesaretini gösteremedi. Yani TV dizisindeki 45 saniyelik izleme mantığını, "Komiser Nevzat" senaristlerinden beklediler. Olayları çözmekteki ipuçlarını bizim senaryomuz geç verdi. Bana gelen kişisel eleştirilerde de, elimde tabancayı bana yakıştıramadıklarını söyleyen oldu. "Biz onu daha çok bir aile babası ve daha yumuşak rollerde görmek istiyoruz" dediler. Ama "Komiser Nevzat" da, bir aile babasıydı. "Silahla sağlanan adalet, adalet değildir"i söyleyen bir komiserdi. Ama biz dört bölümde bunları anlatamadık, silahı ve rozeti emniyet müdürlüğüne teslim ettik.
TRT'nin "Güzel Günler" dizisini seçmenizin nedenleri ne?
Öncelikle açık yüreklilikle şunu söyleyeyim ki, dizinin TRT'de olması benim için önemliydi. Dört bölümlük "Komiser Nevzat" serüveninde, yarışın içinde çok bunaldım. Her hafta yayından sonra kaçıncı olduk, kalktı mı, kalkmadı mı telaşı... "Arkanızdayım" diyen kanal yönetimi, devam ediyoruz diyen yapımcılar oldu ama dizi yayından kalktı. Başka türlü arkamızda oldular. TRT'nin kalıcı limanında olmayı tercih ettim. Büyük de konuşmayalım... Beyaz bir sayfa ile yola çıkıyoruz. Kadroya baktığınızda hepsi deneyimli insanlar. Bir mahallede isimsiz kahramanların yaşadığı aşklar, tatlı dedikodular ve hırslarla insanlara omuz omuza yaşamaya çalışan bu uğurda her şeyi elinden geldiğince yapmaya çalışan insanları anlatacağız.
Çocuklarınız için şimdiden "armut dibine düştü" demek mümkün mü?
18 yaşındaki oğlum Efe, tiyatro bölümünü kazandı. 8 yaşındaki Can, üçüncü sınıfa gidiyor. Onun da ideali oyuncu olmaktı ama eve iki kedi aldık, şimdi veteriner olmayı düşlüyor.
Yıllarca dublaj yaptınız. "Susam Sokağ"ndaki Edi'yi, "Kara Şimşek"te Kit'i seslendirdiniz?
Kit'i seslendirmedim o yanlış. Onu Savaş Tamer konuşurdu Ankara Devlet Tiyatrosu'ndan. Ama Edi ve Büdü'de ki, Edi bizim için çok önemliydi Köksal Abi'yle beraber. Amerikalılar'dan madalya aldık.
'Beyaz Gelincik'te rezil oldum
"Beyaz Gelincik"te aileyi çekip çeviren bir ağabeyken dizinin finalinde bir anda kötü adam oldunuz. Tepki gösterdiğiniz söylendi bu duruma?
Çünkü rezil oldum. Dedim ki, senaristlere, "Türkiye bizden bunu mu bekliyordu?" Aldığım yanıt, "Abi, reyting kaygısıyla... Sen büyük oyuncusun, bu virajı ancak sen dönebilirsin." Dedim ki; "Bunlar çok çirkin düşünceler, ne size, ne şirkete böyle bir şey yakışıyor". Sonra "Komiser Nevzat" yayından kalkınca beddua mı ettiler diye düşündüm. (Kahkaha atıyor) Başta niye bunu bana söylemediklerini sordum. Çünkü kendimi ihanete uğruyor gibi gördüm. Tamamen rolünün etkisinde kalan hayata öyle bakan psikopat bir tavrım yok benim. Biz oyuncuyuz ama bunu bana baştan söyleselerdi, rolün kendi içindeki kıvrımlarını öyle kurardım. Oynarken farklı bakardım, mimiklerim farklı olurdu. "Beyaz Gelincik"i kırgın tamamladım.
Dizi izliyor musunuz?
Benim tutkum "Bizimkiler" dizisiydi. Pazar günü koştura koştura eve gelip "Bizimkiler" başladı mı diye sorardım. Eşim çok kırılırdı, "Önce çocuğa bir bak, bana merhaba de" derdi. O bize aitti, ben bize ait şeyleri çok seviyorum.
"Bizimkiler" rahmetli oldu, yeni dizilerden izlediğiniz yok mu?
"Hatırla Sevgili"yi izliyorum. "Bıçak Sırtı"nı izledim. Sinema tadında çekilmiş. Erkan Petekkaya'nın "Sessiz Fırtına" dizisini bekliyorum. .
Beyin felçli çocuklara okul kampanyası
Beyin felci geçiren çocuklar için sosyal bir kampanya vardı onunla ilgili çalışmalar ne durumda?
Kaynaştırılmış eğitimle, sağlıklı çocuklarla, beyin felçli çocukların birlikte okuduğu bir okul projemiz vardı onu tamamladık. Hastanede Hacettepe Üniversitesi'nden sekiz profesörümüz var. Türkiye'nin her bir yerinde olan fizyoterapi merkezlerine doğru yöntemle tedavi edilme şeklini sunacağız. Ondan sonraki hedef, aileler, "Biz öldükten sonra o çocuklara ne olacak?" diyor. Onların güvence altına alınacağı bir vakıf, bir köy, sosyal yaşamlarını güvence altına alacak yer. Ama bu büyük bir düş benim için, bilemiyorum ne derece olabilir.
Türkiye'nin nereye gittiğini düşünüyorsunuz, tablo nasıl?
Büyük bir senaryonun yazarlarının ve yapımcılarının kim olduğunu bilmeden kendi içimizde gereksiz bir kavganın içindeyiz. ABD'nin planladığı büyük harekâtın içerisindeki yer zaten belirlenmiş, olayın nereye gideceği belirlenmiş. Ama biz inatla bunu görmemekte ısrar ediyoruz. Ben gençliğe yeni kuşağa çok güveniyorum.
Çok borç verdim acınacak hale geldim
Bugüne kadar iyi ki yapmışım, keşke yapmasaydım dediğiniz neler var?İyi ki tiyatrocu olmuşum Ankara Sanat Tiyatrosu'na girmişim. İyi ki Ebru ile evlenmişim. İyi ki gene tiyatronun içindeyim. Herhangi bir başka yerde olup da hayatı kahır edeceğimiz noktada olabilirdik. Keşke yapmasaydım dediğim; çok borç verdim. Öyle bir hal oldu ki geçen yılki bayram cebimde param yoktu yeğenlerime verecek. "Acıma, acınacak hale gelirsin" durumu yani...
Bu bayram öyle bir durum olmadı herhalde?
Bu kez garantiye aldık (gülüyor)...
Sizin bugüne kadar iş anlamında kabul etmediğiniz, ıskaladığınız bir proje oldu mu?Şöyle oldu 1984 yılında rahmetli yönetmen Ömer Kavur'un "Anayurt Oteli" ve "Adı Vasfiye"ye gidemedim. Çünkü o sırada Devlet Tiyatrosu'nda stajer oyuncuydum. Turgut Özakman; "Stajerken izin alıp böyle bir sinema filmine gitmek stajını yakabilir" demişti. O yüzden iki sinema filminde olmadım. O benim için kayıp. Belki de böylesi daha zamanlı oldu bilemiyorum.
İster özel anlamda, ister sanat anlamında yapmasam gözüm açık gider dediğiniz şeyler neler?
Bir arkadaşımla ortak düşlediğimiz güzel bir tiyatro okulu var. Şöyle ağaçların arasında falan bir bina. Oraya 10 öğrenci alacaksın ilk yıl. Bunu mutlaka yapmak istiyorum.
10 ismin çağrıştırdıkları
Ebru Erkekli: Yoldaşım
Demet Akbağ: Yetenekli, iyi arkadaşım
Cem Yılmaz: Uzaylı
Abdullah Gül: Kayserili
Rutkay Aziz: Büyük önder, abi
Ata Demirer: Tulumba tatlısı
Necati Akpınar: Can dostum
Yılmaz Erdoğan: Usta kalem
Betül Şahin: İyi bir partner
Erkan Petekkaya: Delikanlılığın doruk noktası
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
selim arhan- مشرف
- عدد المساهمات : 153
نقاط : 161
تاريخ التسجيل : 15/06/2010
السٌّمعَة : 0
الموقع : قلوب منسية
صفحة 1 من اصل 2 • 1, 2
منتديات قلوب منسية :: المنتدى الخاص بمسلسل قلوب منسية :: المنتدي العام لقلوب منسية :: جمال كوزان Altan Erkekli
صفحة 1 من اصل 2
صلاحيات هذا المنتدى:
لاتستطيع الرد على المواضيع في هذا المنتدى
الأحد أغسطس 10, 2014 9:11 am من طرف سبا مبارك
» صور عائلة سليم بطل مسلسل فلوب منسية
السبت أغسطس 09, 2014 7:09 pm من طرف سبا مبارك
» صور سليم بطل مسلسل قلوب منسية من حفل زفافه
السبت أغسطس 09, 2014 7:06 pm من طرف سبا مبارك
» صور لسيلينا مع كلبها روووووعة
الإثنين أغسطس 15, 2011 8:09 pm من طرف Esma Arhan
» قلوب منسية
السبت أغسطس 13, 2011 7:22 pm من طرف Esma Arhan
» النسوان شو ماكانوا ؟؟؟؟؟
السبت أغسطس 13, 2011 12:47 pm من طرف Esma Arhan
» mehmet aslantug - selim
السبت أغسطس 13, 2011 6:20 am من طرف Esma Arhan
» صور خطف عابدين لنور داخل المسلسل
السبت مارس 19, 2011 7:04 am من طرف اسمي وسليم
» صور دبل خطوبة روعة
السبت مارس 19, 2011 7:04 am من طرف اسمي وسليم
» كيك الحمل (غرييييب) لا يفوتكم
السبت مارس 19, 2011 6:59 am من طرف اسمي وسليم